15 Eylül 2017 Cuma

Anatomi Sanatı: Body Worlds


Her şey Graz’da “Körperwelten” afişini görmemle başladı. Daha önce plastinasyon işlemini duymuştum, ancak araştırıp sergisine gitmeyi hiç düşünmemiştim. Sanırım bu beklentimin düşük olmasından, daha doğrusu çıkarılan bu harika işten bihaber olmamdan kaynaklanıyordu.

Daha önce duymayanlar için Body Worlds, bir kadarva sergisi! Ama öyle tıp fakültesinde efsane olmuş, formaldehit kokan, yüzüyle derisiyle önünüzde duran kadavralardan değil; kasları görünen, anlamlı hatta kimi zaman eğlenceli bile denebilecek pozisyonlarda sabitlenmiş kadavraların bulunduğu -kokusuz- bir sergi.

“Gerçek insan” demeden insan emin olamıyor, onun için tekrar söylüyorum; bu sergideki her organ gerçek organ ve her tüm vücut şeklindeki gösterim gerçek.

 

İnsan deyince, hemen akla “etik” sorusu da geliyor ki, benim de çok hassas olduğum bir nokta. Fakültede asla kadavra fotoğrafı çekmedim, zaten çekmek yasaktı, kesinlikle böyle olması gerektiğine de inanıyorum. Onun için burada da fotoğraf çekme konusunda tereddütlerim vardı. Ancak serginin başında, müzelerde olan fotoğraf çekilmez işaretinin aksine fotoğraf çekebilirsiniz yazması beni şaşırttı diyebilirim.

Serginin sonunda aldığım Body Worlds kataloğunun (katalog dediğim 230 sayfalık kitap) önsözünü okuduğumda “Evet bu insanlar aşmış” diye içimden geçirdiğimi söylesem, yalan olmaz. Editör, Almanya’da Felsefe ve Etik hocası Prof. Dr. Franz Josef Wetz. Önsöz, aslında benim sergide hissettiğim şeylerin en güzel şekilde kelimelere dökülmüş haliydi diyebilirim.

Her şeyden önce, bu sergi bağışçıların vucutlarından oluşuyor. Dolayısıyla onlar bu sergide sergileneceklerini baştan kabul etmiş, bunun gayet farkında ve buna katkı sağlamak isteyen insanlar. Hepsi anonim;  dolayısıyla karşınızda “ölü insan” değil, “insan vucudu” görüyorsunuz.



Sergilenme şekli de hayranlık uyandırıcı. Bu şekli anlatmadan plastinasyon işlemine kısaca değinmekte fayda var. Plastinasyon vucut sıvılarının ve yağlarının çekilmesi suretiyle, kadavranın bir dizi işlemden geçirilip her bir hücrenin reaktif polimerle kaplanması sonucunda oluşuyor. Bu da kasların, organların mumsu bir hal alıp istenilen oranda birbirinden uzaklaştırılıp istenilen pozisyonda birleştirilebilmesine imkan sağlıyor. Bu durumda masada yatan bir kadavradan ziyade; dans eden, bisiklet süren, ata binen, gitar çalan kadavraları incelemek mümkün. Bunu da kesinlikle hem sanatsal hem akıllıca buldum. Zira sergiye giren dokuz yaşındaki bir çocuk korkmak yerine ilgiyle insan vucudunun yapısını inceleyebiliyor. Yetişkinler için de yanı şey geçerli. Ayrıca farklı pozisyonlarda bulunan kadavralarda farklı yapıların gösterimi mevcut. Örneğin birinde brachial plexus ön plana çıkarılırken birinde iç organlara veya fleksiyon yapan özel bir kas grubuna vurgu yapılıyor.



 




İnsan vucudunu tanıdıkça insanlarda bir hayranlık duygusu uyanır. Enazından bende uyanıyor. Anatominin mantıklı düzeni, fizyolojinin düzenli karmaşası, kompenzasyon mekanizmaları... Bir kuyuya eğilip hayretle bakarken içine düşüp, o kuyunun “kendisi” olduğunu fark etmek gibi... İnanılmaz bir his; deyip kolları sıvadım. Başladım ilk embryodan itibaren sergiyi incelemeye...



 

Beş haftalık embriyodan itibaren, fetus, plasenta, hatta bebek kadavraları sözlü (Audio guide ile) ve yazılı anlatımlarla birlikte gösteriliyor. Verilen bilgilerin düzeyi her insanın anlayabileceği sadelikte. Yani sergi sadece tıp, biyoloji alanında çalışan insanlar için değil. Tüm insanlar için hazırlanmış.


  
Tüm vucut olduğu gibi organları da ayrı incelemek mümkün. Organların patolojik ve normal hallerini yan yana görebilirsiniz. Ayrıca yanlarında bu hastalıklarla ilgili temel düzeyde bilgiler ve risk faktörleri de yazılmış. Bunun da tıp, biyoloji ile yakından ilgilenmeyen insanlar için çok faydalı olduğunu düşünüyorum.

 





 

“Sigara içen insanın ve içmeyen insanın akciğerinin” sigara paketi üzerindeki fotoğrafının insanları pek etkilemediği kanaatindeyim. Ancak bu amfizem (emphysema) sonucu oluşan akciğeri gören insanların bunun bir numaralı etkeninin sigara olduğunu öğrenmesi; alveollerin gerilip genişlemesiyle yavaş yavaş ve geri dönüşümsüz olarak nasıl nefes almakta güçlük çekileceği görülürse,  gayet bilimsel ve gerçekçi bir yöntemle insanlar sigaraya farklı bir yaklaşımda bulunabilir diye düşünüyorum.

 

Anlatılacak, sadece tıbbi değil felsefi boyutta da insanın edinebileceği çok kazanım var ancak en sevdiğim iki gösterimi sizlerle paylaşarak yazımı burada sonlandırıyorum.





Kapıdan çıkarken en son hissettiğim kendini kadavra olarak bağışlayan bu insanlara duyduğum o derin saygıydı. Dünyadaki savaşların ve çıkar karmaşasının çok ötesinde; bedenini bilime miras bırakan bu güzel düşünceli insanların önünde saygıyla eğiliyor, şuan elimden ancak bu geldiği için bu yazımı onlara ithaf ediyorum.

Sevgiyle, bilimle kalın.