24 Temmuz 2016 Pazar

Tıp çok mu zor? Tavsiye eder misin?


Merhaba arkadaşlar,

Tıbbın zorluğu konusunda çok fazla soru alıyorum. Bu sebeple bugün bu konuya değinmek istedim. Tıp fakültesi ülkemizde en uzun eğitim süresine sahip bir fakülte bildiğiniz gibi. Fakat uzunluğunun yanı sıra dönemler içerisinde çok yoğun bir eğitim verildiği de biliniyor. Paylaştığım görsel, dönem 2 dolaşım sistemi komitesine ait. Bu konu yaklaşık bir buçuk ayda işleniyor ve gördüğünüz gibi bir kahve bardağı ile aynı yükseklikte. Bunların içeriği ise hocaların derste anlattıkları sunumlardan oluşmakta. Yani konuyu kavramak için kullanacağınız ekstra kitapları bu yüke dahil etmedim. Bu sunumların bir sayfada 6 tane olacak şekilde önlü arkalı çıkarılması benim dönemimde ve okulumda bu boyuta denk geldi. Diğer fakültelerde biraz daha fazla veya biraz daha az olabilir. Fakat başa çıkmak zorunda kaldığınız tempo hemen hemen aynı.

Kadavra ve kan görme yine çok ilgi çeken noktalardan biri. Birincisi, ilk benim okumakta olduğum gibi ilk senelerde çok fazla “kan” görmüyorsunuz. İlerideki hayatınızda ise bu sizi ne kadar etkiler bilmiyorum, zira beni etkilemiyor. Kadavra ise her fakültede yok öncelikle bunu belirteyim. Fakat bizim fakültemizde vardı ve sadece istekli olanlar inceleme yaptı. Zorunlu değildi. Ben incelememi yaptım, hatta diseksiyonu esnasında görev aldım. Yine beni etkilemedi. Ama görmeden önce etkilenebileceğimi düşünürdüm, pek bir fikrim yoktu. Bu konuda nasıl hissedeceğiniz biraz bakış açınızla alakalı. Karşınızdaki kadavraya saygı duymak çok önemli, karşınızdakinin bilim uğruna çok büyük fedakarlık yapmış bir insan olduğunu asla unutmamak gerek. Fakat onun yaşamadığını ve üzerinde bir bilimsel eğitim aldığınızı asla unutmayın.

Özetle, tıbbın zorluğu yoğun olması. Bu işe girdiğinizde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını garanti ederim. Daha 3. Döneme geçmiş olmama rağmen iki senede diğer arkadaşlarımdan farklı bir ortama sürüklendiğimi fark ettim. Fakat sevdiğim bölümü okuyorum. Ve ileride seveceğimi düşündüğüm mesleğin hayalini kuruyorum. İstediğim arkadaşlarımla, belki 7/24 olmasa da görüşüyorum. 8 yaşımdan beri enstrüman çalıyor, tatillerde mümkün olduğunca seyahat etmeye çalışıyorum. Hayatı dolu dolu yaşamanın gerekliliğine inanıyorum.

Sizlere bunları anlatırken samimi olmaya çok özen gösteriyorum. Beyaz önlüklü fotoğraflar ne kadar motive edici olsa da, işin gerçek yüzünü görmeden bu deryaya dalmanıza sebep olmak istemem. Kendi seçiminizi yapın, sonra bana kızmayın J

Maddi boyutuna değer mi gibi sorular da aldım. Arkadaşlar, eğer sevdiğiniz işi yaparsanız siz işinizi zevkle yaparsınız ve üstüne bir de para verirler. Sevmediğiniz işi yaparsanız, para kazanmak için çile çekersiniz. Bunu asla unutmayın. Çok zor durumda bir insan düşünün, hasta ve elinden bir şey gelmiyor. Üzülür müsünüz? Peki bu insanın derdine çözüm olduğunuzu hayal edin. Ne hissedersiniz? Bu hissi parayla satın alabilir misiniz?

Tavsiye eder misiniz? Sorusuna gelince. Size neyi sevdiğinizi bulmanızı, ve sevdiğiniz işi yapmanızı tavsiye ederim J

Mutlu günler dilerim

 


4 yorum:

  1. Sanırım en sevdiğim bloglardan birisi olacaksın xoxo ♥

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Güzel yorumunuz için çok teşekkürler :)

      Sil
  2. çok güzel yazıların var :) okulundaki asistan öğrencilik hakkında bir bilgin var mı?

    YanıtlaSil